Yönetim Kurulu Başkanı Emin ÖZER
( “Tarla Sera” dergisinin Nisan 2022 sayısında yayınlanmıştır.)
Yönetim Kurulu Başkanı Emin ÖZER
( “Tarla Sera” dergisinin Nisan 2022 sayısında yayınlanmıştır.)
Bitki koruma ürünleri (BKÜ) tarımsal üretimimizde önemli bir yer tutarken, iyi ve sağlıklı bir üretim için kullanmak zorundayız. Günümüzde her ne kadar sürdürülebilir tarım kavramı içerisinde düşünsek de kimyasal ilaçlar üretimin vazgeçilmez unsurları arasında.
Bitkilerde ekonomik kayıplara neden olan hastalık, zararlı ve yabancı otlardan korumak amacıyla uygulanan bitki koruma önlemleri değişik yöntemleri içerse de en yoğun kullanılan yöntem pestisitlerin yer aldığı kimyasal mücadeledir. Kimyasal mücadele bilinçli yapıldığı takdirde diğer uygulamalara göre daha etkili olmaktadır. Fakat üreticiler tarafından bilinçsiz ve kontrolsüz kimyasal uygulamalar sonucunda zararlı organizmaların duyarlılıkları azalmakta ve kimyasallar belli bir süre sonra etkisiz hâle gelmektedir. Pestisitlere karşı meydana gelen dayanıklılık sonucu hastalık etmeni organizmaların dayanıklılık kazanımı ortaya çıkmaktadır.
Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı 2030 yılına kadar kimyasal pestisitlerin riskinin ve kullanımının yüzde 50 azaltılması, tarım arazilerinin en az yüzde 25’inde organik tarım yapılması, agro-ekolojik uygulamaların kullanımın önemli ölçüde artırılması yönünde temel taahhütler içermektedir. Bu kararlardan dolayı pestisit kullanımında ve ihracatta üreticilerimizin ciddi olarak etkileneceği düşünülmektedir. Dolayısıyla yapılması gereken doğru zaman, en uygun dönem ve hasat öncesi uygulama kurallarını dikkate almak olmalıdır.
Bu aşamadan itibaren ise uygulama yaptıktan sonra kimyasal atıkların risklerini nasıl yönetmeliyiz ve doğaya en az hasarla nasıl ortadan kaldırmalıyız üzerine düşünmeliyiz. Bugüne kadar yapılan uygulamalarda BKÜ atıklarının nasıl bertaraf edileceği konusunda birçok uygulama ve proje yapılmış, tamamında atıkların yakılması öngörülmüştür. Peki yakıldığında ortaya çıkan karbon salınımı ne kadar çevreci? Ne kadar sürdürülebilir?
Unutmayalım ki gelecek nesillere daha sağlıklı bir çevre, temiz toprak ve su kaynaklarını aktarmak bizim en büyük sosyal sorumluluğumuzdur. Bu konuda kesinlikle tartışmalı ve değerlendirme yapmalıyız.
BKÜ atıklarının çevre, doğa ve insan hayatı üzerindeki etkileri özetle şöyle sıralanabilir:
Peki bu atıkları nasıl yöneteceğiz? Neler yapılabilir? Bilindiği üzere Tüm dünyada BKÜ atıkları tehlikeli atık sınıfında yer almaktadır. Bu sınıftaki hiçbir materyal geri dönüşümde kullanılamaz.
Ancak gelişmiş ülkelerde 3’lü çalkalama ve delme yöntemi ile bu atıklar tehlikeli atık sınıfından yarı tehlikeli atık sınıfına kabul edilebilir ve limitli de olsa geri dönüşümde kullanılabilir. Yani bu atıklardan temiz su borusu yapılamaz ama pis su borusu yapılabilir. Ayrıca yağmurlama sulamada kullanılacak borular, çöp torbası, plastik masa ve sandalye yapılabilir. Bu örnekleri çoğaltabiliriz ancak öncelikli olan doğada bu şekilde bırakmamak ve geri dönüşüm ile hammaddesine her yıl milyon dolar ödediğimiz bir ürünü tekrar ekonomiye kazandırmak neden olmasın.
Bu noktada öncelikle zirai ilaç atıklarının nasıl saklanması gerektiğini ve değerlendirme sürecini açıklamalıyız.
Tüm bu aşamalar dikkate alındığında hem üreticilerin bilinç düzeyinin artırılması hem de kimyasal atıkların daha düzgün bir şekilde değerlendirilmesi mümkün olacaktır. Daha temiz bir çevre, daha temiz bir gelecek adına bu tedbirleri uygulamamız bizim asli görevimizdir.